Ayşegül EMEKÇİ;
“Dağıtmak İsterken Birleştirdiler!..”
“Dağıtmak İsterken Birleştirdiler!..”
30 Mart 2014’te kadınlar en çok
muhtarlık için karşımızdaydı, Ayşegül Emekçi gibi. Onunla başarıyla yürüttüğü
muhtarlık görevi ve Yüzüncü Yıl’a dair konuştuk.
Dilek YEĞİN: Neden aday olmak
istediniz, kampanyanızı neye göre şekillendirdiniz?
Ayşegül EMEKÇİ: Aday olma sürecim
gazeteci kökenli olmamla alakalı sorun ve çözüm tespitine dayalı olarak
gelişti. İnsan odaklı çalıştım; fazlaca afiş olmadan , insanları taciz etmeden
ve etik kurallar çerçevesinde. Projelerimi anlattım, özellikle mahalle web
sitesi ve gönüllü hayvan timi projelerim, ODTÜ yolu ve kentsel dönüşüm
tehlikesine karşı fikirlerim ilgi gördü.
Ayşegül EMEKÇİ: Gönüllü hayvan
timini kurdum, 50 kişilik bir ekibimiz var. Pazar günleri kermes yapıyoruz,
hayvanların tüm işlemlerini kermes kazancımızdan sağlıyoruz. WEB sayfam son
aşamada… Etüt merkezi ve kütüphane planımız var, belediyeden alan tahsisi
bekliyoruz. TODAM’ı iyileştirme çabaları var, yeni birim olarak da halk oyunu
ya da tiyatro grubu oluşturmak istiyoruz, ODTÜ’lü gençlerle ortak yürütmeyi
planlıyoruz.
Dilek YEĞİN: Mahalle meclisi ve
forumlar, Yüzüncü Yıl İnisiyatifi gibi katılımcı organlarla çalışmaya nasıl
bakıyorsunuz?
Ayşegül EMEKÇİ: Yüzüncü Yıl
İnisiyatifi’yle paslaşarak yaptığımız çalışmalar var. Özellikle mahalle bostanı
gibi çevresel olaylarda tam destek veriyoruz, bostanın kurulma sürecinde de
beraberdik. Çocukların toprakla iç içe olması, insanların hasat toplarken
komşuluk ilişkilerinin gelişmesi güzel. Kadına şiddet gibi ya da siyasi
gündemle ilgili etkinliklerinde de ortak çalışmalarımız var. Otobüslerle ilgili
olan eylemde beraberdik, Ankara Ulaşım Dayanışması da vardı. Bu mahallede olan
her grup mahallenin çıkarına ne yapacaksa destek vereceğiz, onların da
desteğini bekliyoruz.
Dilek YEĞİN: Çoğu kişiye göre
muallâkta olan bir kentsel dönüşüm meselesi var. Konu hakkındaki bilgilerinizi
alabilir miyiz?
Ayşegül EMEKÇİ: Öncelikle Ayşegül
Emekçi olarak kentsel dönüşüme karşıyım çünkü genelde hak sahipleri değil
getirim sahipleri bu işin kaymağını yiyor. Ancak hak sahiplerinin daha iyi
evlerde oturma istekleri olacaktır. Yine de çoğunluk kararı olmadan rantın
üstten gelerek bir erk kurarak bir kentsel dönüşüm oluşturmasına mahalleliyle
elbette karşı duracağız. Eğer mahalle sakinleri firmalarla anlaşırlar da
haklarını elde edebilecek şekilde istiyoruz derlerse karşı duramam, her şekilde
mahallemin yanındayım.
Dilek YEĞİN: Durum ne aşamada,
firmalar mahalleliyle görüşmeye başlamış mı?
Ayşegül EMEKÇİ: Onlarca firma şu
anda mahallede ancak mahallenin haklarını elde etme yönündeki direnmeleri büyük
firmaları bile şu anda yıldırdı. Çünkü bölge bölge bir yapılaşma var, her bölge
farklı şekilde daire bazında bir geri dönüş istiyor, hiçbir firma başarılı
olamadı. Fakat her firmanın bana tek söylediği -tehdidin arkasından- “Biz
girmezsek TOKİ girecek”. 1 yıla kadar da bunun olacağına kesin gözüyle
bakılıyor.
Dilek YEĞİN: Sokak hayvanları son
zamanlarda artıyor ve bazıları saldırganlaşmaya başladı, bununla ilgili ne
yapacaksınız?
Ayşegül EMEKÇİ: Ankara’daki sokak
hayvanları farklı ilçelerden de toplanıp özellikle Birlik Mahallesi, Sancak
Mahallesi, İşçi Blokları, Çiğdem, ODTÜ civarına bırakılıyor dolayısıyla bu
bölgede sirkülâsyon inanılmaz. Mahallenin kendi hayvanlarında sıkıntı yok ancak
bunlar bir de bölge kavgaları yarattıkları için de saldırganlaşabiliyor. Bizim
yapmak istediğimiz de saldırgan olanların ayrıştırılıp barınağa gönderilmesi
ama geri kalanların aşılı, tasmalı ve kısırlaştırılmış halde sosyal hayatın bir
parçası olması.
Dilek YEĞİN: Özellikle geçen yıl
hırsızlık, tacizler yoğun olarak yaşandı. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ayşegül EMEKÇİ: Gözlemlerime göre
mahallede bir şeyler karıştırılmaya çalışılıyorsa huzur bozulsun ve insanlar
buradan gitmek istesin diye. Çünkü bir bölgede yoğun asayiş sorunları varsa ve
o bölge ondan yılmıyorsa ve bitiyorsa sebebi vardır. Karakolun söylediği de
aynı, hırsızlar genelde bölgenin insanlarıdır ama bu hırsızlar burayı
tanımıyor. Bir yerden başlıyor öbür taraftan çıkıyorlar. Çoğu 100. Yıl Evleri
gibi grupları da takip ediyor, 1538’de bir sıkıntı varsa 1523’e kayıyor, olmadı
1540’a dadanıyor. Bir ay boyunca oldu ve durdu, normal boyutlara indi. Sokak
hayvanları hırsızlık yapılan bölgelerde yoğun olduğundan da pek giremiyorlar.
Hayvanlar bir şekilde bize yardım ediyor, kolluk kuvvetleri değil hayvanlar
asayişi sağlıyor.
Dilek YEĞİN: Yapımı sırasında
mahalleyi özellikle ulaşım ve mahalle kavramı açısından olumsuz etkileyeceği
konusunda büyük tartışmalar yaşanan Malazgirt Bulvarı sonrası ne gibi
farklılıklar oldu?
Ayşegül EMEKÇİ: Mahalleden 8 şeritli yol geçirilip Taurus’un
önünde veya giriş çıkış noktalarında 2 şeride düşerse elbette trafik
yoğunlaşır. 100. Yıl İşçi Blokları Mahallesi, daha önce bu kadar yoğun trafik yaşamamış bir bölge. Ama şimdi bu şirin mahallede artık egzoz
dumanı, gürültü var; yayalar sokaktan çekildi.
Bu tacizdir!..
30 sene önceki projeleri normalmiş gibi getirip mahalleleri ayırmak, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) gibi kilit noktalarda yerleşim alanlarını bölmeye çalışmak aslında insanları yakınlaştırıyor. ODTÜ’deki Mimarlık Çalıştayı’na katıldım, oradakilerin hayata bakışı çok farklı, Facebook’ta yayınladığımızda insanlar “Burada ne yapılmak isteniyor, ODTÜ nasıl bir fayda sağlayacak?” diye sorguladılar. İnsanlar daha dikkatli, mahalleli komşusunu daha iyi tanımaya başladı.
Dağıtmak isterken birleştirdiler.
Keşke ağaçlar bayramda öğrenciler yokken kesilmeseydi o zaman direniş Ankara’ya yayılabilirdi. Bunu Gezi’nin acı kayıplarına, insanların çok ezilmesine de bağlıyorum. Ankara insanı daha farklı İstanbul’a ya da Antakya’ya bakıldığında. Direnişçi ruh daha zayıf. Çiğdem ve İşçi Blokları nasıl olsa yanımızda ODTÜ var diye düşünmesin. Onlar olmasa da haksızlığa direniş her yerde olmalıydı. (By: Dilek Yeğin - 1 Mayıs 2015 - 0 130)
Bu tacizdir!..
30 sene önceki projeleri normalmiş gibi getirip mahalleleri ayırmak, Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) gibi kilit noktalarda yerleşim alanlarını bölmeye çalışmak aslında insanları yakınlaştırıyor. ODTÜ’deki Mimarlık Çalıştayı’na katıldım, oradakilerin hayata bakışı çok farklı, Facebook’ta yayınladığımızda insanlar “Burada ne yapılmak isteniyor, ODTÜ nasıl bir fayda sağlayacak?” diye sorguladılar. İnsanlar daha dikkatli, mahalleli komşusunu daha iyi tanımaya başladı.
Dağıtmak isterken birleştirdiler.
Keşke ağaçlar bayramda öğrenciler yokken kesilmeseydi o zaman direniş Ankara’ya yayılabilirdi. Bunu Gezi’nin acı kayıplarına, insanların çok ezilmesine de bağlıyorum. Ankara insanı daha farklı İstanbul’a ya da Antakya’ya bakıldığında. Direnişçi ruh daha zayıf. Çiğdem ve İşçi Blokları nasıl olsa yanımızda ODTÜ var diye düşünmesin. Onlar olmasa da haksızlığa direniş her yerde olmalıydı. (By: Dilek Yeğin - 1 Mayıs 2015 - 0 130)